Evrim'in Ardındaki Hedef
Evrim Teorisi'nin
geçirdiği süreç bize önemli bir şey göstermektedir: Evrim, bilim adamlarının
araştırmaları sonucunda farkettikleri bir gerçek değildir. Bilim çevrelerinin
büyük bir bölümü, Evrimin varlığına önce inanmakta, sonra da bunu ispatlamak
için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ortaya attıkları Evrim modelleri bir bir
çürük çıkmakta, ancak yine de bu teoriyi savunmaktan vazgeçmemektedirler.
Bu durumun en ilgi
çekici örneklerinden birini, Türkiye'deki en ünlü Evrimcilerden biri olan Prof.
Dr. Ali Demirsoy'un Kalıtım ve Evrim adlı kitabında yazdığı ilginç mantıklarda
görebiliriz. Demirsoy, Evrim'in en büyük çıkmazı olan Organik Evrim'in en
önemli aşamasının, yani bir proteinin "tesadüfen" oluşmasının
imkansız olduğunu itiraf etmekte, ancak "doğaüstü güçler"in (Allah'ı
kastediyor) varlığını kabul etmektense, bu imkansız mantığı kabul etmenin daha
"bilimsel" olduğunu söylemektedir:
Özünde bir
Sitokrom-C'nin (canlılığın oluşması için şart olan enzim) dizilimini oluşturmak
için olasılık sıfır denecek kadar azdır. Yani canlılık eğer belirli bir
dizilimi gerektiriyorsa, bu tüm evrende bir defa oluşacak kadar az olasılığa
sahiptir, denebilir. Ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler
görev yapmıştır. Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. O
halde birinci varsayımı irdelemek gerekir.1
Ali Demirsoy'un
dediğine göre, bir "bilimsel amaç" vardır: Ve bu amaç, ne olursa
olsun, canlıların yaratılmış olduklarını reddetmeyi gerektirmektedir.
Canlıların yaratılmış olduklarını kabul etmektense, Demirsoy ve benzerleri,
sıfır olasılık taşıyan tesadüfleri kabul etmeyi tercih etmektedirler. Demirsoy,
üstteki satırlarının ardından, "bilimsel amaca daha uygun" olduğu
için kabul ettiği bu olasılığın ne denli gerçek dışı olduğunu şöyle itiraf
eder:
... Sitokrom-C'nin
belirli aminoasit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda hiç yanlış
yapmadan insanlık tarihini yazma olasılığı kadar azdır.2
Bu satırlarda
anlatılan mantık bize şunu gösterir: Evrim bilimsel bir amaç için
savunulmamaktadır. Demirsoy"un "bilimsel amaç" dediği şey,
gerçekte bilimsel değildir. Çünkü bilimin genel tanımına göre, bilimadamı,
önceden doğru olduğunu kabul ettiği bir şeyi ispatlamak için değil, doğru olanı
bulabilmek için yola çıkar. Oysa Evrim'e gelince bunun tam tersi bir durum
ortaya çıkmaktadır: Evrim, her ne olursa olsun ispatlanmaya, doğruluğu kabul
ettirilmeye çalışılan bir tür inanç haline gelmiştir.
Bu durumda kolaylıkla
şu sonuca varabiliriz: Evrim, "bilimsel" amaçlar için değil, siyasi
amaçlar için savunulmaktadır. Bir başka deyişle, Evrim, bazı güçlerin
çıkarlarına uygun bir tür ideolojidir ve bu nedenle, ne olursa olsun
savunulmaktadır. Evrimden asla vazgeçmeyen ve tüm kariyerini bu kuru teoriyi
ispat etmek için kullanan bilimadamları da, sözkonusu güçlerin birer
üyesidirler ya da bu güçler adına çalışmaktadırlar. Evrimin öncülüğünü yapan bu
bilim adamları, onlardan ve akademik çevrelere özenle yerleştirilmiş olan
Evrimci "resmi ideoloji"den etkilenen diğer pek çok bilimadamı tarafından
da izlenmektedir.
Peki acaba Evrim,
hangi siyasi amaçlara hizmet etmekte, hangi çıkarları korumaktadır? Hangi
güçler, kendilerine sağladığı bu çıkarlar karşılığında Evrim'i sürekli olarak
ayakta ve gündemde tutmaya çalışmaktadırlar?
Dipnotlar
1 Ali Demirsoy, Kalıtım ve
Evrim, Ankara Meteksan Yayınları 1984, sf. 61.
2 Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Ankara Meteksan Yayınları 1984, sf. 61.
Yorumlar
Yorum Gönder