Medya'nın Büyük Masonik Görevi: Evrimi Topluma Kabul Ettirmek
Hiç dikkat ettiniz mi?... Batı dünyasının Time, Newsweek gibi büyük ve etkili dergileri belirli aralıklarla Evrim Teorisi'ni konu edinen haberler yaparlar. Bu haberler çoğu kez kapaktan verilir. "Evrim'de yeni gelişme", "Evrim'de büyük buluş", "Darwin'i doğrulayan önemli kalıntı" gibi başlıklarla verilen bu haberlerde aslında hiç de "büyük" ve "yeni" denebilecek bir "delil" yoktur. Çoğu kez bir bilimadamının Evrim hakkındaki yeni bir düşüncesi, ya da Evrim'i ispatlamaktan uzak bir fosil konu edilir.
Ama bu haberlerde ilgi çekici bir nokta vardır: Haber, yalnızca bir teori olan Evrim'i, ispatlanmış bir mutlak doğru olarak kabul eden bir üslupta yazılmıştır. Bu haberi okuyan, ya da en azından şöyle bir göz atan insanların çoğu, Evrim'i, zaten onyıllar önce ispatlanıp kesinleşmiş bir mutlak gerçek olarak algılarlar.Bu tür medya devlerinin yaptıkları sözkonusu haberler, hemen ülkemizdeki büyük gazeteler tarafından da topluma aktarılır. Kullanılan üslup klasiktir: "Time'ın haberine göre, Evrim zincirindeki boşluğu tamamlayan çok önemli bir fosil bulundu", ya da "Newsweek'in haberine göre, bilimadamları Evrim'in açıkta kalan son noktalarını da aydınlattılar" gibi cümleler büyük puntolarla basılır. Yine ilginç bir nokta vardır: Bu yayın kuruluşları da Evrim'i mutlak bir gerçek olarak kabul ettirme amacındadırlar. Oysa ortada ispatlanmış olan hiçbir şey yoktur ki, "Evrim zincirinin son eksik halkası" bulunmuş olsun. Delil olarak öne sürülenlerin tümü, önceki sayfalarda sözünü ettiğimiz türden sahte delillerdir.
Medyanın yanısıra, bilimsel kaynaklara, ansiklopedilere, biyoloji kitaplarına bakıldığında da aynı tabloyla karşılaşmak mümkündür. Bu tür kaynakların tamamına yakını, Evrim'i mutlak bir gerçek olarak anlatırlar.
Kısacası, din-dışı güç merkezlerinin denetiminde olan medya ve akademik kaynaklar tamamen Evrimci bir bakış açısını korumakta ve bunu topluma telkin etmektedir. Bu telkin öyle etkilidir ki, zamanla Evrim Teorisi bir tabuya dönüşmüştür: Evrim'i inkar etmek, bilimle çelişmek, gerçekleri gözardı etmek olarak sunulur. Bu nedenle de, özellikle 1950'lerden bu yana Evrim'in onca açığının ortaya çıkması ve bunların Evrimci bilimadamları tarafından itiraf edilmesine rağmen, bugün dahi—yerli veya yabancı—bilim çevreleri ile basın organlarında Evrim'i eleştiren herhangi bir düşünce bulmak neredeyse imkansızdır.
Ancak sokaktaki adam, büyük bir telkinin etkisinde kaldığının ve büyük bir yalanın kendisine gerçekmiş gibi sunulduğunun çoğu kez farkında değildir. Zaten, yine çoğu kez, böyle bir şeyden şüphelenecek, "acaba aldatılıyor muyum" diye soracak bir zihin yapısına sahip değildir. Böyle bir soru sorsa bile, oturup Evrim'i araştıracak imkana da sahip değildir. Tek yapacağı, kurulu düzenin telkinine, ve bu düzene uymuş olan çoğunluğa tabi olmaktır.
Oysa çoğunluğa uymak, insanı doğruya ulaştırmaz. Çünkü sözkonusu çoğunluk, kesin delillerini gördükleri bir mutlak gerçeğe değil, yalnızca kuru bir iddiaya inanmıştır. Bu ise, Kuran ayetinin haber verdiği gibi, tam bir "şaşırıp-sapma"dır:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.(En'am, 116)
Evrim konusunda sistemli bir biçimde yapılan ve Evrim'i ispatlanmış bir gerçek gibi sunan telkinler ise, üzerinde biraz düşünüldüğünde yalan olduğu anlaşılacak türdendir.
Yorumlar
Yorum Gönder